Liderler

Stratejik işlerde çalışanlar, operasyonel işlerde teknoloji kullanmalı!

0

Yeni nesil teknolojilerin doğru zamanda, doğru süreçler için kullanılması gerektiğini söyleyen Turkcell Tedarik Zinciri Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ali Türk, “Odaklandığımız noktada çalışanlarımızı stratejik işlere yöneltip, daha operatif işleri teknolojilere yaptırmayı amaçlıyoruz.” diyor.

Türkiye’nin dijital operatörü Turkcell, teknolojideki değişimlere paralel olarak, iş süreçlerini sürekli geliştirerek ilerliyor. Tedarik Zinciri Yönetimi alanında da aynı strateji ile yoluna devam eden şirket, bu alanda özellikle yapay zeka ve robotik teknolojileri sıklıkla kullanıyor. Bu noktada da dijital dönüşüm, Turkcell’in genelinde olduğu gibi tedarik zinciri yönetiminde de öncelik teşkil ediyor.

Turkcell Tedarik Zinciri Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ali Türk, operasyonel işlerle stratejik işlerin ayrılmasın gerektiğini belirterek, dijitalleşmeyle birlikte operasyonel işlerin teknoloji tarafından yapılması gerektiğini ifade ederek sözlerine başlıyor. Stratejik işlerini personel odaklı yaptıran firmaların önümüzdeki dönemde dijitalleşmede önemli bir rol alacağını kaydeden Türk, kendilerinin de dijital dönüşümle birlikte pek çok konuya önem vermeye başladığını bunlardan ilkinin de çeviklik olduğunu söylüyor. Türk şöyle devam ediyor: “Çeviklik konusunda Turkcell olarak 5 yıldır çalışıyoruz. Turkcell tedarik zinciri tarafında 5 adet çevik takımımız var. Sadece Turkcell’in iç ihtiyaçları noktasında değil, al-sat projelerine de bizim ekibimiz imza atıyor. Burada da ekip için en önemlisi, çevik bir şekilde müşterinin ihtiyaçlarına cevap verebilmek. Bunun altını çizmek gerekiyor diye düşünüyorum. Çünkü bizim iç müşterilerimizin en çok talep ettiği konuların başında hız geliyor. Peki, asıl hız nerede? Turkcell’in iç ihtiyaçları ile ilgili birtakım alımlar yapıyoruz; ama diğer taraftan da al-sat projelerimiz var. Bu al-sat projelerinde ekibin öncelikli beklentisi hızlı bir şekilde müşterinin ihtiyaçlarına cevap verebilmek. Çevik ekipte çapraz takımlar var, bunlar farklı birimlerden kişilerin oluşturduğu takımlar. Bu farklılık hızı artırıyor. Ayrıca, çevikliğin şirket içerisinde silolaşmaya da ciddi katkısı olduğunu düşünüyorum. Bizim perspektifimiz; temel olarak odaklandığımız noktada çalışanlarımızı daha stratejik işlere yöneltmek, daha operatif işleri ise teknolojilere yaptırmak.”

“Turkcell’de yetkinlik yönetimi oturmuş durumda”

Bu doğrultuda ilerlendiğinde bir noktaya vurgu yapıyor Türk. Çalışanların elinden operasyonel işler alındığında onların yetkinliklerini artırmak gerektiğinin altını çizen Ali Türk, Yetkinlik Yönetimi kavramının oturtulması gerektiğine işaret ediyor: “Biz Turkcell’de yetkinlik yönetimini oturttuk. Çalışanlarımızın yetkinlik kaslarını geliştirdik. Financial Master, Digital Master gibi eğitimler veriyoruz. Bunların yanında, iş yapış şekillerinde hedeflerin yüzde 50’sini de değiştirdik. Çünkü strateji sadece, ‘gelecek dönemde neyi yapacağız değil, aynı zamanda neyi yapmayacağız?’ demek”

Tedarikçi ekseninde inovasyon kavramının da önemine değinen Türk, ‘neler değişti?’ sorusunun burada önemli olduğunu kaydediyor. Ali Türk sözlerini şöyle sürdürüyor: “Standart bir satın almada, RFB vardır, şartnameyi gönderirsiniz. Şartnameyi tedarikçi alır, ihale açılır, okunur. Tedarikçiler buna bakar ve ona uygun teklifini hazırlar, ardından da size gönderir. Siz de ona göre ihaleyi yapıp neticelendirirsiniz. Bu bir bakış açısı. RFB’nin de kalitesi son derece önemli. Bizim farklı bir kavramımız daha var, o da RFS yani; request for solution. Özetle; A noktasından B noktasına giderseniz, farklı yöntem ve yolları kendiniz seçersiniz. Bu da bizim tedarik zinciri yönetimi tarafındaki inovasyonlarımızdan biri.”

“IT bir araç, iş yapış şeklinin değişmesi ise asıl dönüşüm!”

“Dijital dönüşüme dönecek olursak, dijitalleşme olmazsa olmaz. Bunu zaten hissediyorsunuz. Ancak bizim işimizde çok fazla engel var. Engelleniyoruz. Turkcell temel olarak ses-SMS hizmeti veriyor. Bir uygulama sizin verdiğiniz bu hizmeti engelleyebiliyor.” diyen Ali Türk, bu dijital yıkımla başa çıkabilmek için karşı reaksiyon gösterip defansif kalınabileceğini ya da agresif olunabileceğini ifade ediyor. Turkcell’in agresif bir yol izlediğinizi belirten Türk, dijital operatör olarak yola çıktıklarını ve kendi servislerini hayata geçirdiklerini anlatıyor. Türk, “Müşterilerimiz ile olan etkileşimi artırdık. Bunun artması müşteriyi daha iyi tanıma anlamına geliyor. Bu şekilde müşteriye daha doğru teklifle gitme, daha doğru hizmeti sunabilme imkanı buluyoruz. Tedarik Zinciri Yönetimi ekibi olarak biz de bir yol haritası belirledik. Bu yol haritasının içinde 5 temel kriter var. Öncelikle çalışanımızı korumamız gerekiyor. İkincisi, süreçlerimizi gözden geçirmeniz gerekiyor. Yalınlık ve çeviklik bu noktada önemli. Üçüncüsü, organizasyonel kültür ki, burada bizim için yerlilik ve millilik önemli iki kavram. Ayrıca, tedarik zinciri yönetimini daha stratejik, şirketin hedeflerinin konuşulduğu bir birim haline getirmek de gerekiyor. Dördüncüsü, ekosistemi dönüştürmek şart. Bir de bunun bir boyutu da teknoloji. Dönüşümü yakalamak adına, birtakım yeni nesil teknolojileri de kullanmak; ancak ihtiyaçlar konusunda kullanmak gerekiyor. İş yapış şeklinin de değişmesi gerekiyor. Burada IT bir araç, iş yapış şeklinin değişmesi bir dönüşüm.” diye konuşuyor.

“Tedarik zinciri yöneticileri kendilerini doğru noktada konumlamalı”

Geleceğin CPO’larının dijitalleşmeye ayak uydurmak için ne tür formasyona sahip olması gerektiğini sorduğumuz Ali Türk, yöneticinin öncelikle tevazu sahibi olması koşulunun altını çiziyor. “Aynı zamanda ulaşılabilir olacak. Vizyon sahibi ve etkin bir dinleyici olacak.” diyen Türk, bunların öncelik olduğunu vurguluyor. Dijitalleşmeye önem vererek, doğru yerde doğru teknolojinin kullanılmasının da yöneticilik vizyonunda önemli bir kriter olduğunu ifade eden Türk, tedarik zinciri yöneticilerinin kendilerini operasyonel süreçte doğru noktada konumlamaları gerektiğine işaret ediyor.

“Stratejik alımlarda insan zekasına ihtiyaç var”

Dijitalleşmenin iş süreçlerine çok ciddi katkısını gördüklerini anlatan Ali Türk şöyle devam ediyor: “Kiralama tarafında bizim pek çok işimiz manuel ilerliyor. Burası yaklaşık 15 akıştan oluşan bir süreçti. Bu süreci 3 adıma düşürdük. Sahadaki tüm çalışanlarımıza birer tablet verdik. Müzakereler sahada yapılıyor, dijital imzalar alınıyor ve bu veri, kontrat yönetim ekibimiz ile dijital ortamda paylaşılarak dijital arşivimizdeki yerini alıyor. İşlem tahmin edemeyeceğiniz kadar kısa sürelerde tamamlanıyor. Çalışanlarımızı bu yolla operasyonel işlerden daha katma değerli işlere yönlendiriyoruz.”

Yeni nesil teknolojilerin satın almadaki rolünü de sorduğumuz Ali Türk, bunun alımların büyüklüğüne göre değiştiğini belirtirken, “Rutin, küçük alımlar var. Bunlarda işlem adedi çok fazla. 7- 8 bin adet işlemin birebir yönetilmesi çok zahmetli bir iş. Biz burada satın alma asistanı dediğimiz yapay zeka tabanlı bir altyapı geliştirdik. Burada bir alım durumunda direkt çalışanla değil, chatbot tabanlı asistan ile irtibata geçiliyor. Rezervasyon onunla yapılıyor. Yapay zeka tabanlı teknoloji ile bu tür küçük alımlar çok hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Stratejik alımlarda insan zekası ön plana çıkıyor. Burada insanın bilgi birikimi önemli.” diyor.

Comments

Yorum yapma kapatılmıştır