Site icon İŞTE Teknoloji

Siber güvenlik için daha kararlı ve hızlı adımlar atmalıyız!

Bilişim sektöründeki eksiklikleri vurgularken siber güvenliğe de işaret eden Bilişim Sektörü Derneği (TÜBİDER) Yönetim Kurulu Başkanı M. Rüştü Arseven, “Siber güvenlik hem bireysel hem kurumsal ve hatta ülke güvenliğimiz için çok önemli bir tehdit oluşturuyor. Daha kararlı ve hızlı adımlarla kendi çözümlerimize odaklanmalıyız.” dedi.

İstanbul Üniversitesi’nden 1979 yılında mezun olan M.Rüştü Arseven, 20 yıl İlaç- Medikal sektörünün önde gelen firmalarında Planlama ve Fabrika Müdürlüğü kademelerinde çalıştı. 1999-2019 yılları arasında TESAN İletişim AŞ’de Genel Müdür olarak görev yapan Arseven, halen Formrack Kabinet firmasında Stratejiden Sorumlu Yönetici (CSO) olarak profesyonel iş hayatına devam ediyor. Bilişim sektöründe, 2004 yılından bu yana TÜTED, TÜBİFED ve TÜBİDER’in yönetim kurullarında yer alan Rüştü Arseven ile Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüttüğü Bilişim Sektörü Derneği (TÜBİDER) üzerine konuştuk…

Bilişim Sektörü Derneği olarak neler yapıyorsunuz, faaliyetlerinizi öğrenmek isteriz…

TÜBİDER Bilişim Sektörü Derneği 1999 yılında, bilişim sektöründe faaliyet gösteren firmalar tarafından bir sektör meslek örgütü olarak kuruldu. Kuruluşundan bu yana bilişim sektörünün mesleki standartlarının geliştirilmesi, sektör içi eğitimler, bilişim sektörünün hizmet sunumunun kalitesinin yükseltilmesi konularının yanında sektörün ticari, yasal ve mali sorunlarına çözümler geliştirilmesi adına da faaliyet yürütüyor. 600 aktif üyesi bulunan TÜBİDER, aynı zamanda 2008 yılında kuruluşuna öncülük ettiği TÜBİFED Bilişim Sektörü Dernekleri Federasyonu’nun da üyesidir.

Pandemi süreci aslında pek çoğumuzun beklemediği ve hazırlıklı olmadığı bir dönem oldu. Siz bu dönemde neler yaptınız? Bilişim sektörünün böyle bir süreçte sizce eksik kaldığı noktalar nelerdi

Bilişim sektörü tüm sektörler için lokomotif görevi görüyor. Pandemi sürecinde de görüldüğü üzere, kamu ve özel sektörlerin uzaktan erişime geçmesi ve hayatlarını idame ettirebilmesinin ana kaynağını, sektör paydaşlarımız gerçekleştirdi. Bilişim altyapısı güçlü olan ve dijital dönüşüme en azından başlamış olan çok sayıda firma, hızlı bir adaptasyon süreci yaşadı. Maalesef bu konuda yatırım yapmayan şirketler için süreç çok daha sancılı oldu. Sektörümüzün temel sorunu, ne kadar kritik bir iş yapıldığının kamu nezdinde yeterince muhatap bulamaması olarak karşımızda çıktı. Tüm sektörlerde çok kritik görevler ile yer almamıza karşın, kamu desteklerinden bilişime özel bir konumlandırma yapılmadı.

Dijital dönüşüm yolculuğunda Türkiye’nin eksiklerini ve artılarını nasıl değerlendirirsiniz?

Yakın zamana kadar ülkemizde odak nokta Endüstri 4.0 oldu. Ancak çok net görüyoruz ki, temel sorunumuz dijitalleşme ve dijital dönüşüm olmalı. Özellikle KOBİ’lerimizde bu konuda çok gerilerde kalmış durumdayız. Dijitalleşme konusunda genel bir veri paylaşarak konuyu daha net ortaya koymuş oluruz: Ülkemizde 2013 yılında toplam IT pazarı 10,5 milyar dolar iken, 2019 yılındaki toplam pazar 9,8 milyar dolar oldu. 2013 nüfusumuz 75,6 milyon iken, 2019 nüfusumuz 82 milyona çıktı. IT ürünlerindeki artış bir yana, kişi başı IT harcamamız bu süreçte 140 dolardan 120 dolara düşerek yüzde 17’lik reel bir pazar küçülmesi yaşadı. Özetle; ülkemizde Bilgi Teknolojileri kullanımı, yazılım ve hizmet konuları ağırlıklı olmak üzere KOBİ’lerde çok düşük. Birçok özel kurum ve üniversiteler tarafından yapılan dijital dönüşüm çalışmalarında da bu gerçeğin dikkate alınmadığını düşünüyoruz.

Bilişim ve teknolojinin içinde önemli bir lidersiniz. Bu noktada; Türkiye’de teknoloji kapsamında daha fazla neler yapılabilir? Yetişmiş insan gücü noktasında neler söylersiniz?

Bilişim konusunun içeriği gereği, tüm global gelişmeler ilk fırsatta ülkemizde de yakından takip ediliyor. Ancak bu konudaki çok yetkin kadrolarımıza rağmen, temel eksikliğimiz koordinasyonsuzluk olarak ortaya çıkıyor. Ana başlıkları şöyle sıralayabiliriz;

Önümüzdeki orta vadede hangi teknolojiler hayatımızdaki dönüm noktalarını oluşturabilir, öngörünüz var mı?

Doğal olarak bu tür yazılarda yapay zeka, büyük veri, robotlar, quantum bilgisayarlar, nesnelerin interneti gibi kavramları kullanmamız eksiklik olurdu. Gelecek 10-20 yıl içinde bunları elbette daha nesnel olarak kullanıp, değerlendireceğiz. Gelişen teknolojiler ve yeni meslekler için de İngilizce tabanlı kavramlar üreteceğiz. Şimdiden metal yakalı dostlarımız ile birlikte iş yerlerinde çalışmaya başladık.

Yaşadığımız pandemi süreci, hepimize bir virüsün tüm dünyamızı her anlamı ile alt üst edebileceğini gösterdi. Konunun teknolojik hassasiyeti ise ihmal edilemez boyutta. Bir diğer hassas teknoloji gelişmesi olarak NANO teknoloji ürünlerini görüyoruz. Son olarak başka bir görünmezlik ürünü de blockchain (blok zinciri) olacaktır.

Özetle, gözle görünmezlik tezi üzerinden devam ederek, bu üç teknolojik gelişmenin siber güvenlik gölgesindeki çekişmesini ve iş birliğini, yakın geleceğin dikkat çekecek temel argümanları olarak görüyorum.